Dünyayı Kurtarmanın Yolu

Dünyayı Kurtarmanın Yolu

Dünya kötü bir yer ve elimizin her değişinde daha da kötü oluyor. Hemen herkesin hemfikir olduğu konu bu? Peki dünyayı ne kurtaracak?

Dünyayı al yeşil bir perspektif kurtaracak. İki önemli ideolojinin eklektisizmi.

Yeşil ideolojide zengin ve fakirin çevreye verdiği zarar sanki eşitmiş gibi görülüyor. Halbuki Afganistan’da yaşayan birinin karbon salınıma bir yıllık katkısı, Miami’deki bir klima kadar. Veya Ankara Çankaya’da yaşayan bir zengin günde yedi kilo çöp çıkarırken, Mamak’ta bu üç kilo. Dahası, zengin çöpün maliyetini çekmiyor. Maliyeti Mamak üstleniyor, kokusuyla, sineğiyle.

E o zaman eşitlik lazım değil mi?

İşte tam da o zaman sosyalizm devreye giriyor. Sosyalizmin Aral Gölü’nü kurutan çevre sorunları, Katin Ormanı Katliamları gibi katliamları değil de, eşitlikçi perspektifi. Bu eşitlikçi perspektif Sovyetler yıkılırken yüz bin Sovyet Vatandaşının 250.000 Dolardan fazla parasının Batı bankalarında ortaya çıkması değil. Daha doğru düzgün bir uygulanışı sosyalizmin. Çevre sorunlarında sorunu üretenlerin daha fazla yük aldığı bir sosyalizm.

Doğası gereği sosyal ve çevresel dengesizlik üreten kapitalizm değil dünyayı kurtaracak olan. Veya kapitalizmi dünyada hakim rasyonalite haline getiren, insanı duygularından arınmış, tamamen ekonomik bir hayvan olarak gören liberalizm ideolojisi değil. Amerika’nın dünyadaki yüzde 3,5'luk nüfusuyla dünyanın doğal kaynaklarının yüzde kırkını tüketen hipertüketim anlayışı değil.

Kaynakları kendine yetmediği için başka ülkeleri sömüren, önce tür içi tahakküme oradan da türlerarası tahakküme neden olan hiyerarşiyi barındıran, az gelişmiş ülkelerden cennet gibi görülen gelişmiş ülkelere göçe neden olan bir dünya değil dünyayı kurtaracak olan.

Dünyayı kurtaracak olan bir ekotopya.

Sınıfların uyumunun olduğu, en az üç neslin göç etmeden yaşamak zorunda olduğu, sadece kendine yeten ve bu yüzden başkalarını sömürmek zorunda kalmayan, çevre sorumlularına sorumluluklarını hatırlatan, hiyerarşinin olmadığı bir ekotopya lazım. Al ve yeşil perspektifi harmanlayan bir ekotopya.

Peki bunu nasıl mı yapmalıyız?

Toptancı yaklaşımlarla buna ulaşmak çok zor. İran Devrimi gibi ne Doğu ne Batı diyen Üçüncü Dünya Milliyetçiliği ile de ulaşmak mümkün değil. Kitle hareketlerine inanmak da pek gelmiyor içimden. Her kitle hareketi ne kadar idealize edilmiş olursa olsun, geleneksel kurumları ve onların yaydığı değerleri yok edip kendisininkini oturtmaya çalışarak kendi terörünü ve acılarını yaratıyor.

Eğer toplum kurumların yaydığı bir değerler bütünüyse, biz de kendi kurumlarımızda hiyerarşi ve sömürünün olmadığı, inandığımız değerleri yaşattığımız ve yaydığımız kendi kurtarılmış bölgelerimizi kurup ilerletmeliyiz. Ancak bunu yapabilirsek, toplumsal değer zincirinde kendi değerlerimizi önemli bir yere konumlayabilirsek başarılı olabiliriz.

Eşit ve ayrımcılığın olmadığı bir dünyanın anahtarı, işte tam da bu ekotopyadan geçiyor.

Bu yazı, Abdullah OSKAY tarafından yazılmıştır. 

Yorumlar

Bu makaleye henüz yorum yapılmamıştır.

Yorum Ekle

Sosyal Garaj Dünya'nın Tüm Seslerine ve Renklerine Açıktır

Tüm Soru Görüş ve Önerileriniz İçin Bize Ulaşabilirsiniz.
Bize Ulaşın